sözlükte pisikologum ben'in yazısı epey tepki çekmiş aynı zamanda epeyce onay almış. sosyal biimcilerin ilgileneceği bir yazı. ilginç. yazıyı okuyunca empati kurmamak olanaksız. mafyaya öfke duyup, 23 lira maliyetli pabucu 100 liraya satan şirkete "ohh olsun" diyorsun.
biz insanlar bu kadar çok yanlışın içinde doğru kalmakta zorlanıyoruz. psikolog öfke duymakta haklı, öc alma duygusunu ona anlatacak halimiz de yok, o kadar okumuş etmiş. ancak kesin olan şey; yapılan eylemin sermayeye karşı yapılmış olması onun kamulaştırma olması demek olmadığı. keza bardan çalınan kültablası, büyük marketten çalınan bilmemne de kamulaştırma değildir.
kamulaştırma kamu tarafından yapılır. kamu da aklına estiği gibi yapmaz, konuşur değerlendirir vs. bireysel olarak yapılan kamulaştırma değil mülkiyetin el değiştirmesidir.
devlet eliyle yapılanın dışındaki kamulaştırma söylemi ve uygulaması türkiye solunun başlangıcından beri var. benim bildiğim 70'lerin başları. arkadaşlar da (yoldaşlar yani) yaparlardı. hehehe kamulaştırdık filan. banka soygunları da birer kamulaştırma eylemiydi. örgüt oturur karar verir ve uygulamaya geçerdi. banka soygunlarından elde edilenle dergiler basılır, silah ve mühimmat alınırdı. biliyorsunuz mahir'ler ve niceleri o silahlar ellerindeyken öldüler. kafalarındaki hiç bir bilgiyi adına kamulaştırma yaptıkları halk için kullanamadan düştüler.
şimdi sola bakıyorum da, neredeyse hepsi che'nin cebindeki kitaba, deniz'in sevdiği senfoniye vakıf ancak büyük çoğunluğun terzi fikri'den haberi yok. terzi fikri ve yoldaşları da düştüler aynı mahir'ler gibi. ama onlar güzel bir örnek bırakırken, işte böyle olmalı paylaşım derken düştüler. o kadar doğru yoldaydılar ki, sermaye 80 karasına bulanırken ağzından çıkan söz
biz gelmeseydik fatsa'dakiler gelecektii oldu.
kısa keseyim, kamulaştırmak için öncelikle kamu olmayı becerebilmek lazım.
kapitalist sistem bizi sömürüyor o zaman ben de onu sömüreyim düşüncesi bir nevi plesobo. sömürü devam ediyor, sömürü duruyor mu? üstelik bu ne perhiz bu ne lahana turşusu, sömürüye karşıyım ama sömüreni sömürmeye karşı değilim. dişe diş, tırnağa tırnak, cana can he mi? bu yolun sonu hiç hayra alamet değil...
---/---
sağlık konusu örneklendirilmiş, hindistan örneği verilmiş. hindistan'da ve şu an hatırlayamadığım bir ülkede daha ilaç içeriğini çözümlemek yasaldır. hindistan'ın en sevdiğim iki olgusundan biri bu. diğeri de bizim ekmek yere düşünce yaptığımızı onların eğitim araç gereçleri için yapması. yere düşen kitabı alıp öpüp başının üzerine götürüyorlar. bizde olduğu gibi kopya anılarını marifetmiş gibi anlatmadıklarını söylememe gerek var mı bilmiyorum. tıp ve bilişimde geldikleri nokta belli.
---/---
hırsızlığın büyüğü küçüğü olmaz, yaşı da olmaz. ufaktı aklı ermiyordu diye bişey yok. öğrenciydim falandım filandım diye bişey de yok. bu gün kopya çeken yarın intihal yapar.
---/---
bilginin zekatı paylaşmak. herkes bilgisini paylaşsın mesela. makale peşinde göbekleri çatlıyor insanların. kitap desen hangi birini alacan. kütüphaneler geliştirilmeli. ( sosyal mesajsız olur mu ;) e ama doğru yani. yazarın telif haklarının korunduğu ve geniş halk kitlelerinin ulaşımı olan çok çok güzel bir uygulama. kağıt yani ağaç israfı da olmuyor, bir ktap yüzlerce kitap yerine geçiyor. ohh miss.